Líder Supremo insta a implementar reformas estructurales en la ONU -...
Irán celebra hoy viernes el segundo día de la reunión de los jefes de Estado y de Gobierno de la XVI Cumbre del Movimiento No Alineado...
Irán celebra hoy viernes el segundo día de la reunión de los jefes de Estado y de Gobierno de la XVI Cumbre del Movimiento No Alineado (MNA). La cita fue inaugurada ayer jueves por El Líder Supremo de la Revolución Islámica de Irán, el ayatolá Seyed Ali Jamenei. La necesidad de reformas en la estructura de las Naciones Unidas ha sido uno de los principales temas abordados en esta reunión.
http://www.hispantv.com
http://www.facebook.com/Hispantv
http://hispantv.com/Frequencies.aspx
3m:1s
5862
[AZERBAIJANI] Vali Amr Muslimeen Ayatullah Ali Khamenei - HAJJ Message 2011
Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hamaney\'in Hicri 1432 (2011) Yılı Hac Mesajı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbine aittir....
Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hamaney\'in Hicri 1432 (2011) Yılı Hac Mesajı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbine aittir. Allah\'ın salatı ve salamı yaratıkların efendisi Muhammed Mustafa\'ya, onun pak Ehl-i Beyt\'ine ve seçkin ashabına olsun.
Hac baharı ilahi ihtişam, manevi güzellik ve sefasıyla ulaşmıştır. Müminlerin iştiyaklı gönülleri tevhit ve vahdet Ka\'besinin etrafına dönmekte; Mekke, Mina, Müzdelife ve Arafat \"İnsanların arasında Haccı ilan et…\" nidasına icabet ederek Gafur ve Kerim olan Allah\'ın misafirliği ile şereflenen mutlu insanların bir araya geldikleri menziller ve ilahi ayetlerin nurunun yayıldığı ve her kese güvenlik şemsiyesinin gerildiği hidayet odağı mübarek evler durumuna gelmişlerdir.
Kalbinizi zikir ve huşunun safa ve zemzeminde yıkayın. İç gözünüzü Hak Teala\'nın apaçık alametlerini görmek için açın, gerçek kulluğun nişanesi olan ihlas ve teslime yönelin. Teslimiyet ile İsmail\'ini kurbanlığa götüren o büyük babanın anısını defalarca gönlünüzde canlandırın ve bu yolla Yüce Allah\'ın, kendi muhabbetini kazanmak için önünüze açtığı yolu algılayın ve bu yolda adım atmayı imana dayanan azim ve niyete dönüştürün.
İbrahim\'in makamı o apaçık nişanelerden biridir. İbrahim\'in makamı bir yandan ihlas ve fedakarlık makamı, diğer yandan nefsani isteklere ve dönemin Nemrud\'une karşı çıkış makamıdır.
Bu iki unsur biz İslam ümmetinin kurtuluş yoludur. Bizden her birimizin İslam yolunda şecaat, azim ve kararlılığı, Hz. Adem\'den Hatem\'e kadar ilahi mesajlarının taşıyıcılarının insanlığa sundukları ve takipçilerine dünya ve ahiret mutluluğunu vaat ettikleri çağrılarına icabet ve onlara uymak sayılır.
Bu büyük hac toplantısında hacı adayları İslam dünyasının en önemli konu ve sorun-larıyla ilgilenmeleri gerekir. Günümüzde bu meselelerin başında bazı önemli İslam ülkelerinde cereyan eden İslami kıyam ve inkılaplar gelir. Geçen yılın hac merasimleri esnasında ve bu yıl İslam ümmetinin takdirini değiştirebilecek, maddi ve manevi ilerleme, izzete dayalı aydın bir geleceği müjdeleyen gelişmeler ve olaylar vuku buldu. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da diktatörlerin ve bağımlı tağutların egemenliklerine son verilmiş ve diğer bazı ülkelerde de halkın kıyamı zalimlerin saraylarını yıkılmak eşiğine getirmiştir.
Ümmetimizin tarihinde açılan bu yeni faslın ortaya çıkardığı gerçekler bize hayat bahşeden derslerdir. Bu gerçekler, müslü-man milletlerin bütün muhasebelerinde dikkate alınmalıdır. Bunları şöyle sıralaya-biliriz:
Birincisi, günümüzde on yıllar boyunca yabancıların siyasi tasallutu altında yaşamış milletlerin içinden öz güvenle tehlike meydanına atılan, egemen güçlerle karşı koymaya çalışan ve var olan durumu değiştirmeye çalışan yeni bir genç nesil ortaya çıkmıştır.
İkincisi, laik yöneticilerin çaba ve tahakkümüne rağmen ve onların bu ülkelerdeki dine karşı açık ve gizli çabalarına rağmen İslam muhteşem ve apaçık bir güçle sahnededir, gönüllerin hidayetçisi olarak söz ve amelde milyonluk kitlelerin toplantılarına canlılık ve hayat veren bir pınar durumundadır. Ma\'zeneler, tekbirler ve İslami sloganlar bunu ifade eden gerçeklerdir. Tunus\'ta gerçekleşen son seçimler de bu iddiayı kanıtlayan kesin bir delildir. Hiç şüphesiz diğer ülkelerde de serbest seçimler gerçekleşecek olursa Tunus\'ta gerçekleşen sonuçtan farklı bir sonuç ortaya çıkmaz.
Üçüncüsü, bu yıldaki olaylar herkese gösterdi ki Aziz ve Kadir Allah milletlerin iradesinde öyle bir güç vermiştir ki hiçbir güç ona karşı koyacak bir güce sahip değildir.
Dördüncüsü, müstekbir devletler ve onların başında Amerika onlarca yıl boyunca türlü türlü siyası ve güvenlik oyunlarına başvurarak bölge ülkelerini kendi emirlerine boyun eğdirmiş, kendi zanlarınca iktisadı, kültürel ve siyasi sultaları için engelsiz bir ortam oluşturmuşlardı. Şimdi bu devletler milletlerin nefretlerinin hedefi durumundadırlar. Kesinlikle bilmemiz gere-kir ki bu inkılaplardan meydana gelen nizamlar asla önceki zillet dolu denklemlere boyun eğmeyecektir. Bu bölgenin siyasi coğrafyası milletlerin eliyle ve onların izzeti ve tam bir bağımsızlığı yönünde seyredecektir.
Beşincisi, Batı\'nın münafık ve aldatıcı yapısı, bu ülkelerin halkları nezdinde artık iyice bilinmektedir. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da, Amerika ve Avrupa ellerinden geldiği kadar kendi maşalarını korumak için çalışmışlardır. Ancak milletlerin iradesi onların isteklerine üstün geldiğinde halkın yüzüne aldatıcı gülücükler sunmaya başladılar.
Son bir yılda gerçekleşen olaylarda meydana gelen ilahi açık alametler bu saydıklarımızdan daha fazladır. Tefekkür ehli için bu alametleri görmek zor değildir.
Ancak bütün bunlara rağmen bugün İslam ümmeti ve özellikle kıyam eden milletler iki temel unsura muhtaçtırlar.
1- Direnişi sürdürmek ve azimlerin gevşemesini önlemek:
Yüce Allah\'ın Kur\'an\'da Peygamber\'ine emri şöyledir: \"Artık sen ve seninle beraber bulunan ve tövbe etmiş olanlarla birlikte, nasıl emredildiyse öylece dos-doğru hareket et.\" (Hud: 112)
Yine Hz. Musa\'nın dilinden şöyle diyor:
\"Musa kavmine, \"Allah\'tan yardım dileyin ve sabredin. Kuşkusuz yeryüzü Allah\'ındır; onu kullarından dilediğine miras bırakır ve (güzel) son takvalı-larındır.\" dedi.\" (A\'raf: 128)
Kıyam etmiş milletler için bu dönemde takvanın somut örneği kendi mübarek hareketlerini sürdürmeleridir. Kendilerine iyi sonuç vaat edilen takvalıların taşımaları gereken en önemli takva unsuru da bundan ibarettir.
2- Uluslararası hilelere ve bu hareketlerden darbe alan güçlere karşı uyanıklık:
Düşmanlar boş durmazlar; bütün siyasi, güvenlik ve mali güçleriyle bu ülkelerde elden çıkan güç ve nüfuzlarını yeniden elde etmek için çalışırlar. Onların ellerindeki vesile aldatma ve tehditten ibarettir. Tecrübe göstermiştir ki elit kesim arasında onlara araç ve vesile olacak kimseler bulunurlar, bunlarda olan korku, ihtiras ve gaflet bilerek veya bilmeyerek düşmana hizmet etmelerine yol açar. Gençler, din alimleri ve aydınlar bu tür sapmaları dikkatle gözetlemelidirler.
En önemli tehlike bu ülkelerin yeni siyasi yapılarında küfür ve istikbar cephesinin müdahale etmesi ve etkili olmasıdır. Onlar bütün çabalarıyla yeni kurulan nizamların İslami ve halkçı bir yapıya sahip olmaması için çalışacaklardır. Bu ülkelerdeki samimi kimseler ve ülkelerinin izzet, onur ve ilerlemesine önem veren her kes yeni kurulacak nizamların tam manada İslami ve halkçı bir içeriğe sahip olması yolunda çaba göstermek durumundadırlar. Bu arada hazırlanacak anayasaların önemli bir konumu vardır. Milli birliliği korumanın yanı sıra, mezhebi, kabilevi ve dil farklılıklarını resmiyete tanımak gelecek-teki zaferlerin şartıdır.
Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da kıyam eden şecaatli halk, diğer uyanık ve mücadeleci milletler bilmelidirler ki onların Amerika\'nın ve diğer müstekbirlerin zulüm ve oyunlarından kurtulmaları dünyadaki güç dengesinin onların lehine değişmesine bağlıdır. Müslümanlar, sorunlarını ciddi bir anlamda emperyalistlere rağmen çözebil-meleri için kendilerini dünyadaki bir güç olacak düzeye ulaştırmalıdırlar. Bu da sadece İslam ülkelerinin gönül birliği ve işbirliği ile mümkün olabilir. Bu İmam Humeyni\'nin unutulmaz vasiyetidir. Amerika ve Nato habis ve diktatör Kazzafi\'yi bahane ederek aylarca Libya halkının başına ateş yağdırdılar. Kaddafi Libya milletinin şecaatli kıyamından önce onların yakın dostlarından sayılır onu bağırlarına basıyor ve onun aracılığı ile Libya\'nın servetini yağmalıyorlardı. Onu aldatmak için elini sıkıyor veya öpüyorlardı…
Halkın kıyamından sonra onu bahane ederek Libya\'nın bütün altyapısını tahrip ettiler. Hangi ülke halkın Nato tarafından katledilmesine ve Libya\'nın tahribine engel olabilirdi? Kan içen ve vahşi Batılı güçlerin diş ve pençeleri kırılmadıkça sürekli İslam ülkeleri için bu tür tehlikeler söz konusu olacaktır. Bundan kurtuluş ancak İslam dünyasının güç bloğu oluşmayla mümkün olur.
Bugün Batı, Amerika ve Siyonizm her zamankinden daha çok zayıflamışlardır. İktisadi sorunlar, Afganistan ve Irak\'ta birbirini izleyen yenilgiler, Amerika ve diğer Batı ülkelerinde her gün geçtikçe genişleyen köklü itirazlar, Filistin ve Lübnan halklarının fedakarca mücadeleleri, Yemen, Bahreyn ve Amerika\'nın nüfuzu altında olan ülkelerin halklarının kahra-manca kıyamları, İslam ümmetine ve özellikle yeni İnkılap etmiş ülkelere büyük müjdeleri içermektedir. İslam dünyasındaki mümin kardeş ve bacılar özellikle Mısır, Tunus ve Libya\'daki halklar, uluslararası İslam gücünü kurmak için bu fırsattan en güzel şekilde yararlanmalıdırlar. Aydın kesim ve bu hareketlerin öncüleri Yüce Allah\'a tevekkül etmeli; Onun yardım vadine güvenmelidirler ve İslam ümmeti için açılan bu yeni sayfayı kendi kalıcı çabalarıyla Allah\'ın rızasını kazanmak için bir vesile kılmalıdırlar.
Allah\'ın selamı salih kullarına olsun.
Seyyid Ali Hüseyni Hamaney
29 Zilkade 1432
11m:33s
21690
[4 June 2015] Palestinos en Gaza conmemoran el aniversario del Día...
En Gaza, palestinos salieron en una marcha hacia la oficina representativa de la Organización de las Naciones Unidas (ONU) para conmemorar...
En Gaza, palestinos salieron en una marcha hacia la oficina representativa de la Organización de las Naciones Unidas (ONU) para conmemorar 48 años de la ocupación israelí del resto de Palestina y partes de países árabes, la llamada Naksa.
Condenando las imposiciones del régimen israelí y el papel pasivo de la ONU, palestinos de la Franja de Gaza salieron en una marcha organizada por facciones palestinas para conmemorar 48 años de la Naksa, el retroceso, cuando en 1967 el régimen de Israel ocupó Al-Quds (Jerusalén Este), la Franja de Gaza, Cisjordania, los altos del Golán, la península del Sinaí y partes de Jordania y Arabia Saudí.
Los participantes eligieron la oficina de la ONU porque consideran que tiene que asumir una responsabilidad tras las resoluciones acordadas.
Los participantes expresaron su rechazo total a un proyecto de ley israelí con el que quiere anexionar los asentamientos ilegales en Cisjordania. Las facciones palestinas aseguraron que lucharán para acabar con la ocupación y sus políticas.
Los palestinos, refugiados en su mayoría, exigen en cada ocasión que la ONU asuma su responsabilidad política y humanitaria ante ellos y que no disminuyan el nivel de sus ayudas humanitarias.
Después de 48 años de la derrota de los ejércitos árabes y la caída del resto de Palestina en las manos de los sionistas, los palestinos cuentan hoy sobre todas las formas de resistencia y sueñan con la victoria y la liberación.
Mussa’ab Bashir, Franja de Gaza.
¡Suscríbete a HispanTV!
https://www.youtube.com/user/hispantv...
El grupo de HispanTV les recuerda a los seguidores de nuestra página en Youtube de que en el caso de que no se suban nuevos vídeos, en 48 horas, esto significa que han bloqueado el acceso de este canal a su cuenta en YouTube. De ser así, haga Clic en el siguiente enlace para obtener nuestra nueva dirección en YouTube:
http://93.190.24.12/detail.aspx?id=24...
http://www.hispantv.com
http://www.facebook.com/HispanTV
http://plus.google.com/+HispanTV
http://www.hispantv.com/distribuci%C3...
http://www.hispantv.com/directo
http://twitter.com/HispanTV
http://vk.com/HispanTV
2m:21s
4412
Movie - Hz. Ali (k.v) ve Kisaca Hayati --- Turkish
Alevi inancında Hz. Alinin doğum tarihi 21 Marttır ve bugün Nevroz (Nevruz) Bayramı kabul edilir. Aleviler arıca bugünün başka...
Alevi inancında Hz. Alinin doğum tarihi 21 Marttır ve bugün Nevroz (Nevruz) Bayramı kabul edilir. Aleviler arıca bugünün başka kudsiyetlerine de inanırlar. Nevruz da kimi yörelerde 9 güne kadar oruç tutulur, kurbanlar kesilir, kabirler ziyaret edilir ve sadakalar dağıtılır. Ateşler yakılır, halaylar çekilir, türküler söylenir, yaşama coşku ile bağlanarak umutlar yinelenir. Nevruz Alevilikte bir neşe ve Barış bayramıdır.
Hz. Ali, İslam Peygamberi Hz. Muhammedin amcasının oğludur. Onun yanında büyümüş ve eğitimini önemli ölçüde ondan almıştır. İslamiyeti ilk kabul eden kişidir. Ayrıca Hz. Muhammedin kızı Hz. Fatima ile evlenmesi vasıtası ile onun damadıdır. Hz. Muhammedin Ehl-i Beytim yani ailem dediği kişilerden biridir. Hz. Fatimadan doğan çocukları vasıtası ile Peygamber soyunun sürdürücüsüdür.
Hz. Peygamber, kendisinden sonra Halifenin kim olması gerektiği konusunda belirttiği beyan ve Hadisleri doğrultusundan yerine Vekil bırakmak istediği kişidir.
Hz. Peygamber bir çok Hadis ve sohbetinde kendisinden sonra Hz. Aliyi Halife olarak tanıtmıştır. Ne var ki Hz. Peygamberin vefatı ile verilen sözler unutulmuş ve Hz. Ali ile bazı taraftarları Hz. Peygamberin defin işlemleri ile ilgilenirken, diğerleri acele tarafından Ebu Bekiri Halife seçerek bir oldu-bitti vakası ile Hz. Alinin hakkı olan Halifelik makamını gasp etmişlerdir.
Hz. Muhammedin Halifelik makamını Hz. Aliye layık görmesi ve onu önermesi elbette sıradan bir akrabalık ilişkisi olamazdı. Böyle olsa Hz. Muhammedin kendi diğer bazı akrabalarını da bu mantıkla gözetmesi gerekirdi. Hz. Muhammed bir Hadislerinde Hz. Aliyi kast ederek ‚Alinin on sekiz özelliği var ki, bunların hiç biri bu ümmetten hiç kimsede yoktur buyurmuşlardır. Bu özelliklerden bir kısmı sadece akrabalık ilişkisi ve benzeri anlamlarla değerlendirilse bile, diğer başka özellikleri muhakkak ki Hz. Alinin olağanüstü birikim ve yeteneklerinden kaynaklanıyordu.
Hz. Muhammed ‚ Ben İlim şehriyim, Ali onun kapısıdır, İlim isteyen kapısına gelsin derken, diğer bir yanı ile de muhakkak ki Hz. Alinin bilgeliğine dikkat çekiyordu.
Hz. Alinin en önemli özelliklerinden bir kaçı, insani ahlâk, yiğitlik, mazlumu koruma, cömertlik, yardımseverlik, erdem, vefa, olgunluk ve yola bağlılık konusunda güvenilir olmaktır. 1400 yıllık tarih boyuna dillere destan olacak ölçüde sevenlerinin gönlünde taht kurmasının hikmetlerinden biri budur.
Alevi-Bektaşiliğin temel ahlak ilkesi olan Eline, Diline, Beline sahip olmak anlayışı Hz. Alide simdelenir. Onu bu yolun ana ilkesi haline getirir. Onun günsel yaşam ilkeleri ve yüzlerce söz ve konuşmalarını içeren deyimlerini bir araya getirdiğimizde bu anlamın ne kadar doğru olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkar.
Hz. Alinin öğretileri arasında en çok öne çıkan öğelerden biri onun büyük ilim sahibi olması ve bunu insanlarla paylaşmak istemesidir. Ayrıca ilimi iyi anlamak, halkın yararına kullanmak, yolu gözetmek anlaşılmalıdır.
Gereksiz ve yanılgılı konuşmamayı özellikle gözetmekte, barış içinde ve hoşgörülü olmayı telkin etmektedir. Zulmü ve insanlara haksızlığı şiddetle men etmekte, defalarca haksızlığa uğranılsa dahi, insanların kendilerine haksızlık edenlere zulüm yapmamalarını ısrarla vurgulamaktadır.
Her türlü yalan, dolan, iftira, ikiyüzlülük ve kem sözden insanları caydırmaya çabalar. Mütevaziliği ve alçakgönüllüğü öven, cahil ve yeterince erdem sahibi olanlardan mesafeli durulmasını öneren, dayanışmayı, dürüstlüğü ve adaleti bayrak edinen bir ulu zattır Hz. Ali. İnsan olmanın temel ilkelerinden biri olarak da nefsin köreltilmesini (kontrol altına alınmasını) tavsiye eder ve uygular.
Hiç bir insanı kınamayı hoş görmediği gibi, insanları mensup olduğu kavimler (ırklar) konusunda da eşit tutar. İnsan haklarına son derece uyan ve saygı duyan, Kul hakkını kutsal gören, insanların kula hakkına riayet etmelerini, müslüman olmasalar dahi tüm insanlara adaletle yaklaşılmasını telkin eder.
Kimsesizleri, yetimleri, dulları, köleleri, yaşlıları, bedensel özürlüleri ve çaresizleri korur. Onlara toplumun dayanışma ruhu ile sahip çıkmalarını, onlara umut verilmesini ister.
Hz. Ali, gönül zenginliğini, mal zenginliğinden üstün tutar. Erdemi, olgunluğu; kişinin kendisini bilmesi olarak görür. Dünyevi tutkulardan uzak mutasavvıf bir kişilik sergiler. Şöhret ve zenginliği önemsemez. İnsanların gönül gözünü açmalarını ve tasavvufa yönelmelerini telkin eder
21m:51s
11116
[12May2021] Detrás de la Razón: Israel prosigue su agresión mientras...
“Al-Quds es una línea roja, el corazón y el alma de Palestina. No habrá paz, ni seguridad, ni estabilidad, excepto con su completa...
“Al-Quds es una línea roja, el corazón y el alma de Palestina. No habrá paz, ni seguridad, ni estabilidad, excepto con su completa liberación”, así lo sentenció Mahmud Abás, el presidente de Palestina, días atrás.
Una clara expresión del sentir del pueblo palestino sobre esa línea roja que ha sido pasada y vulnerada, en este caso por el régimen israelí, y que ha vuelto a llevar a una escalada bélica no vista desde hace años.
No sólo los territorios ocupados han sido vulnerados. La Franja de Gaza vuelve a sentir con fuerza los ataques aéreos y proyectiles de artillería, así como la intensificación del despliegue de tropas y tanques cerca del enclave palestino sitiado, desde el año 2007.
Para el premier israelí, Benjamín Netanyahu, el ataque proseguirá y con mucha fuerza, hasta restaurar lo que él considera es “la tranquilidad y seguridad de Israel”. A la par, aumentan los ataques de los extremistas israelíes contra los palestinos residentes en diferentes partes de los territorios ocupados.
Mientras tanto la resistencia Palestina toma represalia haciendo llover hasta la fecha, más de 2000 misiles y cohetes sobre los territorios ocupados.
Por lo pronto, el Consejo de Seguridad de la ONU llevará a cabo el domingo una reunión virtual sobre la escalada en Palestina. Se espera que el “enviado de la ONU para Asia Occidental” y los representantes de Palestina y del régimen israelí, asistan al llamado.
¿Logrará conducir a un “alto el fuego” el Consejo de Seguridad, luego de que el miércoles pasado, EE.UU. echara para atrás un comunicado del grupo, sobre la situación en Palestina, pese a la voluntad de 14 de los 15 miembros?
Otro cuestionamiento que entra en este punto es sobre si Israel esta vez respetaría alguna resolución o llamado de los organismos internacionales, respecto a su accionar, cuando no lo ha hecho durante décadas.
En esta edición de Detrás de la Razón por Hispantv, pondremos el foco del debate junto a nuestros expertos en la materia, en esta escalada de tensiones y agresiones no vista a este nivel desde el año 2014 y si la situación podría marcar un punto de inflexión para terminar de poner un punto final a la ocupación israelí, y al sufrimiento de un pueblo que aún se mantiene en resistencia.
Por Danny Pérez Díaz.
27m:41s
2309
Detrás de la Razón - Guerra saudí contra Yemen - 6 April 2015 - Spanish
Ataque, invasión o agresión militar, lo que sea pero Arabia Saudí lo sigue haciendo sobre su vecino Yemen, sin piedad y sin permiso de la...
Ataque, invasión o agresión militar, lo que sea pero Arabia Saudí lo sigue haciendo sobre su vecino Yemen, sin piedad y sin permiso de la Organización de las Naciones Unidas (ONU).
Razones: ninguna, porque lo que sucede en Yemen es un conflicto interno. Miedos: muchos, porque lo que ahí sucede no le gusta nada a los árabes saudíes, pues la ideología revolucionaria del movimiento popular Ansarolá, podría abrirle los ojos al pueblo saudí que está aplastado por una monarquía inhumana que viola los derechos humanos.
Por ello, la monarquía saudí desde hace más de once días decidió lanzar una cacería desde el aire para atacar Yemen.
Dicen que están atacando posiciones armadas del Ansarolá: el problema es que primero, no es cierto, porque han dejado en tan sólo unos días, una matazón de medio millar de personas, y segundo, este movimiento, no son unas familias ni grupos políticos, sino es casi un tercio de todo Yemen.
La indiferencia aún es peor: el Comité Internacional de la Cruz Roja (CICR) quiere entrar a ayudar y le pide al Consejo de Seguridad de las Naciones Unidas (CSNU), que ordene una tregua militar.
El CSNU contestó que lo va a reflexionar, pero mientras reflexiona, centenares de niños y civiles mueren por el fuego saudí.
EE.UU. dice que no ayuda, pero aparece el comandante del Comando Central de EE.UU., general Lloyd Austin, quien dice que no sabe ni siquiera qué están haciendo los saudíes, pero que necesita saberlo.
EE.UU. ayuda con inteligencia y logística. Este es Yemen hoy, un baño de sangre en un país que investigaciones apuntan a que tiene suficiente hidrocarburos para abastecer de energía a todo el planeta durante muchas décadas.
¡Suscríbete a HispanTV!
https://www.youtube.com/user/hispantv...
El grupo de HispanTV les recuerda a los seguidores de nuestra página en Youtube de que en el caso de que no se suban nuevos vídeos, en 48 horas, esto significa que han bloqueado el acceso de este canal a su cuenta en YouTube. De ser así, haga Clic en el siguiente enlace para obtener nuestra nueva dirección en YouTube:
http://93.190.24.12/detail.aspx?id=24...
http://www.hispantv.com
http://www.facebook.com/HispanTV
http://plus.google.com/+HispanTV
http://hispantv.com/Frequencies.aspx
http://hispantv.com/Live.aspx
http://twitter.com/HispanTV
http://vk.com/HispanTV
24m:22s
4853
[05 Feb 2017] Detrás de la Razón - Israel, crueldad y matanzas ¿el...
¿Cuál ha sido el peor error de los palestinos para llegar a la situación en la que se encuentran, donde sus derechos son atacados, pisoteados y...
¿Cuál ha sido el peor error de los palestinos para llegar a la situación en la que se encuentran, donde sus derechos son atacados, pisoteados y humillados?
Las mujeres y niños palestinos son asesinados masivamente cada vez que el régimen de Israel se le ocurre lanzar una lluvia de fuego sobre la Franja de Gaza, como la de 2014, o cada vez que las fuerzas israelíes reprimen una manifestación, cuando la represión consiste en humillar al manifestante y muchas veces asesinarlo.
Cuál ha sido el peor error de los palestinos para ver que la ilusión del Estado avanza a favor del ocupante con una estrategia cruel de destruir casas palestinas para ahí mismo edificar viviendas y edificios para que vivan en conforto judíos.
Digo, la ilusión del Estado avanza porque los estrategas maquiavélicos del régimen de Israel saben que para que se constituya un Estado es necesario: población, territorio y gobierno.
Y los israelíes quieren tener cada vez más territorio para enviar o convencer a judíos de segunda clase de cualquier parte del mundo, para que se muden a esas viviendas construidas a base de terror: de ver como los palestinos, uno por uno, lloran ante la destrucción de sus propias casas para que sirvan de cimientos de nuevos, modernos y finos lofts, donde vivirán gente que nunca jamás ha conocido Palestina en su vida.
Indudablemente, no es que hicieron mal los palestinos, es que el régimen de Israel no los dejó moverse porque siempre contó con el respaldo de las potencias más grandes del mundo para aplastar a los pueblos árabes sedentarios y nómadas de esa región, desde el protectorado británico hasta el secuestro más grande del planeta: Gaza.
A parte de la pregunta hacia los palestinos que esta noche trataremos de analizar, hablaremos de la crueldad del régimen israelí que sigue ordenando la construcción de asentamientos, ya calificados, denunciados y demandados por la Organización de las Naciones Unidas (ONU), como ilegales.
El ánimo por destruir una casa que se levantó con el esfuerzo de una familia palestina que por años trabajó para tenerla, ha provocado una ola de críticas y repudio dentro de los propios territorios ocupados por el régimen israelí, y dentro de la sociedad judía.
En Tel Aviv, protestas, pancartas y manifestaciones de rechazo al primer ministro israelí, Benyamin Netanyahu, ocurren casi todos los días, y las realizan incluso los propios judíos.
Miles piensan que las políticas de Netanyahu son racistas, segregacionistas y que están creando cada vez más odio entre los judíos y los palestinos, y que esto hará imposible cada vez más que convivan como hermanos, como en el siglo XIX, donde en esa zona habitaban judíos, árabes y cristianos en una fraternidad diferente a la muerte que hay hoy en día.
“Salimos hoy a protestar juntos a judíos y árabes contra el racismo de Israel que está destruyendo hogares árabes\", declaró el activista Mayed Abu Bilal, de una de las organizaciones convocantes.
Las manifestaciones se producen en un momento sensible con demoliciones ilegales de edificaciones árabes en Qalansawe y Umm al-Hiran, en el desierto del Néguev.
En medio de todo este desastre humano, el régimen de Israel simula otra guerra contra la Franja de Gaza. El ejército israelí concluyó cinco días de simulacro general, en los que cientos de fuerzas especiales, reservistas del ejército de división de Gaza, el Comando Sur, la fuerza aérea, médicos, enfermeros y bomberos, entre otros, ensayaron los escenarios más pesimistas, en caso de que se registre una guerra con el Movimiento de la Resistencia Islámica Palestina (HAMAS).
“El objetivo del ejercicio es mantener y reforzar la preparación de las fuerzas en el comando sur y específicamente en la división de Gaza, para así estar preparados de la mejor manera, en caso de que haya una situación de emergencia verdadera\", aseguró el general de brigada Yehuda Fuchs.
¿Cómo entender la peor violación sistemática de derechos humanos del planeta en la relación Israel-Palestina, desde los poderes globales y desde la condición socioeconómica que se está experimentando a nivel mundial?
En Detrás de la Razón, nosotros preguntamos, los analistas contestan y usted en su casa concluye. Y si la realidad hace lo que quiere, entonces nosotros volveremos a preguntar. Lo importante es detectar las aristas que no nos dicen.
El análisis, las preguntas y respuestas a las nueve y treinta de la noche, desde los estudios de Teherán; Londres y Madrid, siete de la tarde; México a las 12 y Colombia, una de la tarde.
Por: Roberto de la Madrid.
xsh/rha/hnb
26m:19s
6053